Yazar arşivi ilhan

ORTADOĞU ALEV TOPUNA DÖNDÜ: TEL AVİV YANIYOR…

İsrail İran savaşı 4’üncü gününde de devam ediyor. Karşılıklı füzeler ateşlenirken, saldırılar her iki ülkede de çeşitli bölgelerde hasara yol açtı. İran’da 224 kişi hayatını kaybederken, İsrail’de ölü sayısı 24 olarak açıklandı.

İsrail, 13 Haziran’da İran’ın farklı kentlerindeki nükleer tesisler başta olmak üzere ordunun üst komuta kademesini de hedef alan geniş çaplı saldırılar düzenledi.

İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Genel Komutanı ve bazı üst düzey komutanlar ile 9 nükleer bilim insanı saldırılarda ölürken, toplam sivil kaybı 224 olarak açıklandı.

İran ordusunun İsrail’e balistik füzelerle yaptığı misillemede 24 kişinin öldüğü, 400’den fazla kişinin yaralandığı aktarıldı.

Türkiye başta olmak üzere çok sayıda ülke İsrail’i kınadı. İran medyası, İsrail savaş uçaklarının kuzeydeki Meşhed kentinde bulunan Hava Kuvvetleri Üssü’nü vurduğunu duyurdu. Saldırının ardından bölgeden siyah dumanlar yükseldi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, İran’da gece 20’den fazla karadan karaya füzenin İsrail’e fırlatılmadan önce imha edildiği belirtildi. İsfahan’da yaklaşık 100 askeri hedefin vurulduğu aktarılan açıklamada, yaklaşık 50 savaş uçağının füze depolama alanları ve karadan karaya füze rampalarını vurduğu kaydedildi.

Açıklamada, “Bununla (dün geceki saldırıyla) birlikte, İran’ın füze rampalarının üçte biri imha edildi.” ifadelerine yer verildi.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz tepkilerin ardından, İran’ın düzenlediği misillemelerde “İsrail’de sivilleri hedef aldığını bunun da bedelini Tahran sakinlerinin ödeyeceğine” yönelik demecine ilişkin yeni bir açıklama yaptı.

Yazılı açıklamasında Katz, “Tahran sakinlerine fiziki zarar verme niyetinde olmadıklarını” iddia etti. Katz, bedel ödeme açıklamasıyla “İsrail’in İran yönetimine ait hedeflere saldırıları nedeniyle bazı Tahran sakinlerinin evlerini boşaltmak zorunda kalacağını kastettiğini” savundu.

İran devlet televizyonu, İran’ın batısındaki Kirmanşah kentinde hedef alınan Farabi Hastanesinin saldırı sonrasındaki görüntülerini yayımladı. Görüntülerde hastanenin tahrip olduğu ve sedyelerde kan izleri olduğu görüldü. Saldırıda can kaybı bilgisi verilmedi ancak yaralıların olduğu belirtildi.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyinin (İHK) 59’uncu Oturumu, BM Cenevre Ofisi’nde başladı. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, İsviçre’nin BM Cenevre Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Jürg Lauber başkanlığında başlayan toplantının açılışında konuşma yaptı. İsrail ile İran arasında devam eden çatışmaların tırmanışının “derin endişe verici” olduğunu belirten Türk, “Bu saldırıları sonlandırmak ve çözüme giden bir yol bulmak için gerginliğin azaltılması ve acil diplomatik müzakere çağrısında bulunan herkese katılıyorum.” dedi. Türk, her iki tarafın da uluslararası hukuka, özellikle yoğun nüfuslu bölgelerdeki sivillerin korunmasına tam saygı göstermesi çağrısı yaptı.

İsrail Başbakanlık Basın Ofisi, saldırılara karşılık İran’ın 13 Haziran’dan bu yana İsrail’e düzenlediği misillemelerdeki duruma ilişkin bilgileri paylaştı. Yapılan açıklamada, İran’ın 13 Haziran’dan bu yana İsrail’e 370 balistik füze attığı ve 30 noktada isabet olduğu belirtildi. Misilleme saldırılarında 24 kişinin öldüğü, 10’unun durumu ciddi, 592 yaralı olduğu ifade edildi.

ABD’nin Tel Aviv Büyükelçisi Mike Huckabee, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada elçilik binasının da saldırılarda hasar gördüğünü açıkladı.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan bugün İran İslami Şura Meclisi’ne hitap etti. İsrail saldırılarına ilişkin konuşan Pezeşkiyan, “Düşman, bizi ve milletimizi öldürerek ve suikastla sahneden silemez. Çünkü her kahramanın bayrağı düştüğünde, bu bayrağı kaldıracak ve zulme, adaletsizliğe, suça ve ihanete karşı duracak yüzlerce başka kahraman vardır” dedi. İran halkının saldırgan olmadığını belirten Pezeşkiyan, hükümetinin nükleer programla ilgili olarak ABD ile müzakere yürüttüğünü söyledi. Pezeşkiyan, “Nükleer silah peşinde değiliz. Batı, bizim öyle bir niyetimiz olmadığı halde İran’ın nükleer silahlara sahip olmaması gerektiğini söylüyor” dedi. İran’ın enerji amaçlı uranyum zenginleştirmeye devam edeceğini vurgulayan Pezeşkiyan, “Nükleer enerjiden yararlanma hakkımız vardır” ifadelerini kullandı. Meclis konuşmasında İran halkına seslenen Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, İsrail’e karşı birlik çağrısında bulunarak, “Bugün var olan her türlü ayrılık, sorun ve mesele bir kenara bırakılmalı ve bu soykırımcı, suç dolu saldırganlığa karşı birlik ve bütünlük içinde güçlü bir şekilde durmalıyız” diye konuştu.

İran’ın İsrail’e fırlattığı çok sayıda balistik füze Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehri üzerinde hareket eden yolcu uçağından görüntülendi.

Sabaha karşı İran’dan İsrail’e doğru ateşlenen yoğun füze atışı nedeniyle İsrail’de çok geniş bir alanda saldırı alarmları çaldı. Tel Aviv ve çevresinde hava savunma sistemlerini aşan bazı füzeler isabet etti. Anadolu Ajansı (AA) ekibi, Tel Aviv merkezinde en az bir noktada füzenin isabet ettiğini, burada güçlü patlamanın ardından yoğun dumanlar yükseldiğini gözledi. İsrail ordu sözcülüğü, sığınaklardan çıkılabileceği bilgisini geçerken, kurtarma ekiplerinin vurulan noktalara doğru harekete geçtiği belirtildi. İsrail ordusu, isabet eden yerlerden görüntü ve konum paylaşılmaması ve “İran’ın bunları saldırılarını geliştirmekte kullanabileceği uyarısı” yaptı. Öte yandan, Tel Aviv’in Gush Dan bölgesi, Petah Tikva kentinde patlamaların binalarda ağır yıkıma yol açtığı, itfaiye ve kurtarma ekiplerinin buraya yönlendirildiği kaydedildi. İsrail’in kuzeyindeki liman şehri Hayfa’da da petrol rafineleri, elektrik santrali, sanayi tesislerinin bulunduğu alana füzenin düştüğü uzaktan çekilmiş görüntüler sosyal medyada paylaşıldı.

GAZZE’Yİ TAMAMEN YOK ETME ve İŞGAL HAREKATI

İsrail Gazze’ye işgal harekatı başlattı. Gece boyunca süren saldırılarda en az 100 kişi hayatını kaybetti.

İsrail dün Gazze’ye yönelik “Ben Gideon’un Savaş Arabaları” operasyonunu başlattığını duyurdu. Gazze’nin işgali için başlatılan saldırıya aktif görevli askerlerin yanı sıra yedek askerler de katıldı. Dün kara saldırılarının başlamasıyla bir gecede en az 100 Gazzeli öldürüldü. İsrail ordusu, bazı bölgelerin derhal tahliye edilmesini söylerken, İsrail Başbakanı Netanyahu, Gazze’nin tamamını ele geçireceklerini dile getirdi.

İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyindeki Selfit kentine bağlı Kefr ed-Dik ve Burukin beldelerinde Filstinlilere ait 2 evi yıktı. Burukin Belediye Başkanı Fayid Sabra, İsrail ordusuna ait buldozerlerin, Kefr ed-Dik ve Burukin beldelerinde ruhsatsız inşa edildiği gerekçesiyle Filistinlilere ait 2 evin yıkımına başladığını söyledi.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın pazartesi günü yayımladığı habere göre, İsrail güçleri bazı aileleri evlerinden zorla çıkardı ve bu evleri askeri karargah olarak kullanmaya başladı. Sabra, bu evlerden birinin 3 katlı olduğunu ve tamamen yerle bir edildiğini, bazı araçların da tahrip edildiğini belirtti.

İsrail güçlerinin 6 gündür iki beldeyi kuşatma altında tuttuğunu ve bazı evleri askeri karargaha çevirdiğini ifade eden Sabra, Filistinlilerin evlerinin arandığını ve eşyalarının dağıtıldığını kaydetti. İsrail ordusu, çarşamba akşamından bu yana bir İsraillinin öldüğü ve eşinin yaralandığı silahlı saldırının failini aradığı gerekçesiyle söz konusu iki beldeyi kuşatma altında tutuyor.

Gazze’deki hükümet, İsrail’in abluka ve saldırıları altındaki Gazze Şeridi’nde açlık krizinin derinleştiğini belirterek, günlük en az 500 yardım kamyonu ve 50 yakıt tankerinin girişine acil ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. Gazze’deki hükümetin Medya Ofisi’nden yapılan açıklamada, Gazze Şeridi’nde devam eden İsrail’in ablukası ve sistematik saldırıları nedeniyle insani krizin hızla büyüdüğü kaydedildi.

Açıklamada, “Bölgede yaşayan 2,4 milyondan fazla sivilin hayatı tehlike altında. Sahadaki gerçekler ve çeşitli sektörlerdeki çöküş, en azından günlük 500 yardım kamyonu ile 50 yakıt kamyonunun acilen Gazze’ye ulaştırılması gerekiyor” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, bu yardımların, sağlık, gıda ve temel ihtiyaç malzemelerini içerirken, yakıt ise fırınlar, hastaneler ve su ile kanalizasyon sistemlerinin çalışması için şart olduğu vurgulandı.

Gazze'de son durum: Can kaybı 53 bin 339'a yükseldi - Son Dakika Dünya  Haberleri | NTV Haber

Gaziantep’te Halı Fabrikasında Patlama

Gaziantep’te bir halı fabrikasının buhar kazanında meydana gelen patlama sonucu 7 işçi yaralandı.

2. Organize Sanayi Bölgesi’nde bir halı fabrikasının buhar kazanında henüz bilinmeyen bir nedenle patlama meydana geldi.

İhbar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, sağlık ve polis ekibi sevk edildi.

Patlamanın etkisiyle yaralanan 7 fabrika işçisi, olay yerine gelen ambulanslarla kentteki çeşitli hastanelere sevk edildi.

Patlama sonucu fabrikanın duvarlarında ve çevrede park halinde bulunan 3 araçta hasar oluştu.

Gaziantep'te fabrikada patlama: Yaralılar var - Son Dakika Türkiye  Haberleri | NTV Haber

İSTANBUL DEPREMİNİN ETKİLERİ

Marmara Denizi’ndeki 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından bu sarsıntının İstanbul çevresindeki fay hatlarını nasıl etkileyebileceği merak konusu oldu.

Uzmanlar 6,2’lik bir depremin İstanbul’daki riskli fayın enerjisini boşaltmaya yetmeyeceği yorumunu yapıyor. Prof. Dr. Naci Görür X hesabından yaptığı paylaşımda “Bunlar Marmara’da beklediğimiz büyük deprem değil. Bunlar bu fayın biriktirdiği stresi artırıyor. Yani kırılmaya zorluyor. Burada asıl deprem daha büyük ve 7’nin üzerinde olacak” yorumunu yaptı.

Prof. Dr. Okan Tüysüz de 6,2 büyüklüğündeki sarsıntının “büyük bir depremin öncüsü olabileceği endişesiyle önemli olduğunu” söyledi.

Bu fayda 17 Ağustos 1999’dan beri deprem beklendiğini belirten Prof. Tüysüz, “Burası fayın kilitli olduğu, yani stres biriktirdiği bir bölgedir. Bu strese dayanamayan fayın bazı kesimleri kırılıp bu tip depremler üretiyor” ifadelerini kullandı. Beklenen 7 büyüklüğündeki bir depremin enerjisini boşaltmak için yaklaşık 30 adet 6 büyüklüğünde deprem olması gerektiğini söyleyen Prof. Tüysüz, şöyle konuştu:

“Burada bir miktar enerji boşaltmıştır ama bu bizim beklediğimiz 7’nin üzerindeki depremi çok etkileyebilecek bir deprem değildir.” “İstanbul, daha doğrusu tüm Marmara bir depreme gebedir. Bu da o anlamda uyarıcı olabilir.”

Prof. Dr. Celal Şengör Kandilli Rasathanesi’nden aldığı fay çözümlemeleri üzerinden yaptığı açıklamalarda 23 Nisan’daki sarsıntının “beklenen büyük İstanbul depremini bir parça yakınlaştırmış olabileceğini, ancak öncü bir sarsıntı olmadığını” söyledi.

Özellikle Yeşilköy ve Tuzla gibi sahil kesimlerinin tehlike altında olduğunu belirten Şengör, buna karşın son sarsıntının fay hattının tek parça kırılmayacağını gösterdiğini ve beklenen büyük depremin şiddetini 7,6’lardan, 7,2’ye gerilettiğini vurguladı. Şengör ayrıca, halka evlerinde kalmaları çağrısı yaptı.

Burak Çatlıoğlu 6,2 büyüklüğün küçük bir deprem sayılamayacağını vurguladı ve ekledi: “Bu hattın doğusu 1999 İzmit depreminde, batısı da 1912 Mürefte depreminde kırılmıştı. Ortada kırılmayan burası kalmıştı, burası da kırıldı.”

Prof. Dr. Osman Bektaş da bu bölgedeki fayın İngilizce’de creeping denen, Türkçe’de de sürüklenme olarak adlandırılan hareketlerle enerjisini yavaşça harcadığını vurguladı.

Prof. Bektaş, bölgede bundan daha büyük bir deprem beklemediğini söyledi.

Prof. Süleyman Pampal bu tartışmada her iki tarafın da “kendilerince haklı sonuçlara ulaştıkları” yorumunu yaptı. Prof. Pampal “Biri kesin doğrudur, öbürü değildir demek doğru olmaz” dedi.

Pampal, bu fayın 1766’da iki deprem ürettiğini hatırlatarak “Şimdi doğuya doğru kırılmamış bir kesim olduğu anlaşılıyor. Orası kırılırsa, ne zaman kırılır bilemeyiz, bana göre 7’den daha küçük, 6,5-7 arası bir deprem üretme potansiyeli var” dedi. Prof. Pampal, suyun altındaki yüzey kırığı incelenmeden kesin bir şey söylenemeyeceğini vurguladı.

Dr. Yasemin Korkusuz Öztürk de “Deprem Orta Marmara Çukuru’nun hemen doğusunda, bizim tamamen kilitli olduğunu düşündüğümüz üç segmentten batıdakini kırmış olarak görülüyor. Çünkü artçı depremlerin dağılımları Kumburgaz segmentinin batı ucunda hemen sönümleniyor” dedi.

Dr. Öztürk, bugün yırtılan fayın doğu ucunda 259 yıllık bir enerji birikimi olduğunu hatırlatarak İstanbul’un şehir merkezine daha yakın bu kesimin risk oluşturabileceğini söyledi. Ancak depremlerin ne zaman meydana geleceğini tahmin etmenin mümkün olmadığını da ekledi. AKOM Bilim Kurulu ise 23 Nisan’da yaptıkları açıklamada deprem riskinin ortadan kalkmadığını, artçıların da bir süre daha devam edeceğini söyledi.

İstanbul'da 5,8 büyüklüğünde deprem - BBC News Türkçe

TEŞHİS KONULAMAYAN HASTALIK

Nijerya’nın Kebbi eyaletindeki üniversitede “teşhis konulamayan hastalık” nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 10’a yükseldi, 20 kişi hastanede tedavi altına alındı.

Kebbi Devlet Bilim ve Teknoloji Üniversitesinden (KSUSTA) yapılan açıklamada, eyaletteki üniversitede ortaya çıkan “gizemli hastalık” nedeniyle 10 kişinin yaşamını yitirdiği, 20 kişinin tedavi altına alındığı belirtildi.

Açıklamada, üniversite yetkililerinin, hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla sağlık yetkilileriyle işbirliği yaptıkları ve etkilenen öğrencileri izole ettikleri aktarıldı.

Üniversitenin kayıt işlemlerinden sorumlu yetkilisi Maimaru Alhaji Tilli, yaptığı açıklamada, hastalığın sebebinin bilinmediğini vurgulayarak, “Evet, bazı öğrencilerimizi kaybettik ve bazıları hastanede tedavi görüyor. Sağlık Bakanlığı yetkilileri bizi uyardı ve öğrenci yurtlarının fazla kalabalık olmaması gerektiğini tavsiye etti.” ifadelerini kullandı.

Görgü tanıklarının aktardığına göre, hastalıktan etkilenen öğrenciler yüksek ateş, kusma ve ishal şikayetleri yaşadı.

Öte yandan eyalet yetkililer, salgının kaynağını belirlemek için araştırmalarını sürdürürken, üniversite yönetimi öğrencilerden sakin olmalarını ve hastalığın yayılmasını önlemek için gerekli tedbirleri almalarını istedi.

Kebbi Devlet Bilim ve Teknoloji Üniversitesi yaptığı açıklamada, söz konusu hastalık sebebiyle 5 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu.

Malatya’da 5,9 Büyüklüğünde Deprem

Merkez üssü Kale ilçesi olan deprem, birçok ilde hissedildi. 3 binada kısmi çökme meydana geldiğini açıklayan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Herhangi bir can ve mal kaybı bulunmamaktadır.” dedi. Malatya fayı bir süredir deprem uzmanları tarafından inceleniyordu. Son olarak, 3 bin yıldır kırılmayan fayın, 7.2 büyüklüğünde deprem üretebileceği belirtiliyordu.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, saat 10.46’da, merkez üssü Malatya’nın Kale ilçesi olan 5,9 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi.

Depremin 10,07 kilometre derinlikte meydana geldiği belirlendi.

5,9 büyüklüğündelki deprem Diyarbakır, Tunceli ve Elazığ’da da hissedildi.

Malatya, Şanlıurfa’da ve Elazığ’da 3 binada kısmi çökme meydana geldi. AFAD ekipleri, Elazığ’da hasar gören binadaki 4 kişiyi çıkardı

Yetkililer depremde herhangi bir can ve mal kaybı olmadığını açıkladılar.

Malatya, Elazığ, Adıyaman, Batman ve Şanlıurfa’da eğitime bir gün ara verildi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Malatya’da meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depreme ilişkin, “Malatya’da 1, Şanlıurfa’da 1, Elazığ’da 1 olmak üzere 3 binada kısmi çökme meydana gelmiştir. Herhangi bir can ve mal kaybı bulunmamaktadır.” bilgisini paylaştı.

Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Malatya’da meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremin ardından Malatya, Diyarbakır, Şanlıurfa, Elazığ, Batman ve Tunceli’de AFAD ve ilgili kurumların saha tarama çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.

Bakan Yerlikaya, şunları kaydetti:

“112 Acil Çağrı Merkezimize 374 ihbar gelmiştir. Bu ihbarların 341’i bilgi, 33’ü de yardım amaçlı çağrıdır. Malatya’da 1, Şanlıurfa’da 1, Elazığ’da 1 olmak üzere toplam 3 binada kısmi çökme meydana gelmiştir. Herhangi bir can ve mal kaybı bulunmamaktadır. Depremden etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Allah ülkemizi ve milletimizi afetlerden korusun.”

Malatya Valisi Seddar Yavuz, “Saha çalışmalarımız devam ediyor. Şu ana kadar kayda değer ciddi bir olumsuzlukla karşılaşmadık. Dolayısıyla panik olan vatandaşlarımız oldu. Ama bunun dışında şu ana kadar herhangi can kaybı ve yıkım söz konusu değil. Kırsal bölgelerde saha çalışmalarımız ağırlıklı olarak devam ediyor. Şehir merkezlerimizde şu ana kadar bir olumsuzluk tespitimiz yok.” açıklamasında bulundu.

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er de, yaptığı açıklamada, “Şu ana kadar bizlere ulaşan herhangi bir sıkıntı bulunmamaktadır. Saha taramalarımız devam ediyor.” dedi.

Malatya fayı, Sürgü fayı olarak da biliniyor. Malatya fayı, toplamda 220 kilometrelik bir fay. Malatya’nın batısından geçen fay yaklaşık 160 kilometre uzunluğunda. Sürgü’den başlıyor Kemaliye’ye kadar uzanıyor. Ovacık fayıyla birleşiyor ve toplam 220 kilometrelik bir fay hattı oluşturuyor. Malatya’nın içinden kısa faylar da var.

SON DAKİKA! Malatya'da 5.9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi! - GÜNDEM  - haberi bizden alın...

İNSANLIK NEREYE GİDİYOR?

İnsanlık bir yandan teknolojik ve bilimsel ilerlemelerle büyük adımlar atarken, diğer yandan etik ve çevresel zorluklarla boğuşuyor. Dünya hızla değişiyor ve bu değişimlerin etkileri her bir bireyi farklı şekillerde etkiliyor.

Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler baş döndürücü bir hızla devam ediyor. Ancak, çevresel sorunlar, adaletsizlikler ve etik ikilemler de çözüm bekliyor. İnsanlık, sürdürülebilir bir gelecek yaratma çabasında kilit bir kavşakta duruyor. Bence, bu dönemde bireylerin katkısı ve bilinçli seçimleri her zamankinden daha kritik. Kısacası, büyük bir potansiyele sahibiz ama dikkatli olmalıyız.

İnsanlık büyük bir potansiyele sahip, ancak bu potansiyeli en iyi şekilde kullanmak için dikkatli ve bilinçli olmak zorunda. Teknolojide ve bilimde ilerliyoruz, ama bu gelişmelerin getirdiği sorumluluklar var. Örneğin, çevreyi korumak, adaletli olmak ve etik değerleri göz ardı etmemek zorundayız. Geleceğimizi şekillendirmek elimizde ve bunu yaparken dengeleri iyi kurmamız gerekiyor. Yani, hem fırsatlar hem de zorluklar var, ama bilinçli ve kararlı adımlarla ilerlersek, olumlu bir geleceğe ulaşabiliriz.

Her ülkenin kendi politikaları ve tarihsel bağlamı var. Ancak, genel olarak, her bireyin ve toplumun barış ve adalet içinde yaşama hakkı olduğunu düşünüyorum. İnsan hakları ve özgürlükler evrensel değerlerdir ve her yerde korunmalıdır.

Uluslararası adalet ve hakkaniyet, küresel barış ve istikrar için vazgeçilmez unsurlar. Devletler arasındaki ilişkilerde, uluslararası hukukun ve insan haklarının korunması kritik öneme sahip. Elbette, bu dengeyi korumak her zaman kolay değil ve tarihsel, siyasi ve ekonomik faktörler devreye giriyor. Ancak, adalet ve hakkaniyetin korunması için uluslararası iş birliği ve diplomasi büyük rol oynuyor. Kapsayıcı ve adil bir dünya düzeni oluşturmak için evrensel değerlerin savunulması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda dünyada birçok zorluk ve engel var, ama bir araya gelerek çözüm üretmek mümkün olabilir.

İnsan haklarını uluslararası düzeyde korumak, güçlü ve etkili bir iş birliğini gerektirir. Birkaç kritik adım var:

  1. Uluslararası Anlaşmalar: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi belgeler, temel hak ve özgürlüklerin korunması için küresel bir çerçeve sağlar.

  2. Uluslararası Kurumlar: Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumlar, insan hakları ihlallerini izler ve gerektiğinde müdahale eder.

  3. Sivil Toplum: STK’lar ve insan hakları savunucuları, ihlalleri raporlayarak ve bilgilendirerek önemli bir rol oynar.

  4. Eğitim ve Bilinçlendirme: İnsan hakları konusunda küresel farkındalık yaratmak ve eğitim programları ile bilinci artırmak.

  5. Diplomasi ve Yaptırımlar: İnsan hakları ihlallerine karşı diplomatik baskı ve ekonomik yaptırımlar uygulayarak caydırıcılık sağlamak.

Her ülkenin bu süreçte aktif rol alması ve iş birliği yapması hayati önemde. İnsan hakları konusunda evrensel bir standart belirlemek ve uygulamak gerçekten karmaşık ve hassas bir süreç. Çoğu zaman, küresel dengeler ve politik çıkarlar bu süreci zorlaştırabiliyor. Kısacası, bence tüm toplumların ortak ve kararlı çabaları bu mücadelede çok önemli. Dünyanın geleceği konusunda hepimize büyük iş düşüyor.

Büyük Bir Güneş Patlaması Yaşanacak

Bilim insanları, Dünya’da yakında felakete yol açabilecek bir güneş parçacığı patlamasının meydana gelebileceği konusunda uyardı.

Mavi gezegenimiz her bin yılda bir, bu tür bir olaya maruz kalıyor ve uzmanlar, bir sonrakinin yakın zamanda gerçekleşebileceğini düşünüyor.

Avustralya’daki Charles Sturt Üniversitesi’nden Profesör Alan Cooper ve Pavle Arsenovic tarafından yayımlanan bir makale, güneş patlamalarının olası etkilerini detaylandırıyor.

Araştırmaya göre, güneş parçacığı patlamaları ozon tabakasına ciddi zarar verebilir ve bu da insan yaşamını doğrudan tehdit edebilecek kimyasal reaksiyon zincirlerini tetikleyebilir.

Cooper ve Arsenovic, “Eğer ozon tabakası yeterince güneş radyasyonunu absorbe edemezse, insanların görsel fonksiyonları ve DNA’ları zarar görebilir, bu da kanser riskini artırabilir ve iklimi etkileyebilir” şeklinde uyarıda bulundular.

Eğer bu durum gerçekleşirse, ultraviyole ışın seviyeleri bir yıl boyunca DNA’ya zarar verebilecek kadar tehlikeli seviyelere yükselebilir.

Araştırmacılar, “Eğer Dünya’nın manyetik alanı zayıf bir dönemde bir güneş proton patlaması yaşanırsa, ozon hasarı altı yıl boyunca devam edebilir, UV seviyeleri %25 artabilir ve güneş kaynaklı DNA hasarı oranı %50’ye kadar yükselir” şeklinde açıklamalarda bulundular.

Bilim insanları ayrıca, ‘zayıf manyetik alan ve güneş protonu patlaması’ olaylarının aynı anda gerçekleşme olasılığı hakkında da yazdılar ve ne yazık ki bu olayların birlikte gerçekleşme olasılığının oldukça yüksek olduğunu belirttiler.

Bir güneş parçacığı patlaması, sadece birkaç bin yılda bir meydana geldiği için yakın zamanda büyük bir risk bulunmuyor. En son patlama, MS 993 yılında meydana geldi ve insanlık bunu atlattı.

İsrail Lübnan’a Kapsamlı Saldırı Düzenlerse Büyük Savaşı Tetikler

İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği, İsrail’in Lübnan’a kapsamlı bir askeri saldırı düzenlemesi halinde, “yıkıcı bir savaşın” başlayacağı konusunda uyardı.

İsrail’in Lübnan’a kapsamlı bir askeri saldırı düzenlemesi halinde, “yıkıcı bir savaşın” başlayacağı uyarısı yapılan açıklamada, “Bütün direniş cephelerinin kapsamlı katılımı dahil tüm seçenekler masada.” ifadesi kullanıldı.

Daha önce İran ve İsrail arasında nisan ayında artan gerginlik döneminde de İran, BM Daimi Temsilciliği üzerinden mesaj vermişti.

14 Nisan’da paylaşılan mesajda, İran’ın, BM Anlaşması’nın 51. maddesi uyarınca meşru müdafaa hakkını uyguladığı kaydedilmiş, İran’ın askeri karşılığının “Siyonist rejimin Şam’daki diplomatik misyonuna yönelik saldırganlığına karşılık” olduğu bildirilmişti.

Mesajda, “Bu iş şu an sonuçlandı sayılır. Eğer İsrail bir hata daha yaparsa İran’ın karşılığı daha ağır olacaktır.” ifadesi kullanılmıştı.

Gazze Şeridi’ne 7 Ekim’den bu yana saldırılarını sürdüren İsrail, kuzey sınırında da Lübnan Hizbullahı ile çatışıyor.

İsrail ile Lübnan arasında “Mavi Hat” olarak tabir edilen sınır hattında son haftalarda gerginlik tırmanıyor.

İsrail ordusu, 18 Haziran’da Lübnan’a yönelik olası bir saldırıya ilişkin “operasyonel planı” onayladığını duyurmuştu.

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz da 21 Haziran’da yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın İsrail topraklarına ve vatandaşlarına yönelik saldırılarına izin verilemeyeceğini ve gerekli kararları yakında alacaklarını ifade etmişti.

İsrail ordusunun 8 Ekim’den bu yana Lübnan’a gerçekleştirdiği saldırılarda şu ana kadar 352 Hizbullah mensubu öldü.

 

 

Zonguldak TTK Gelik İşletmesinde Göçük Meydana Geldi

Zonguldak’ta TTK’ye ait maden ocağında eksi 360 kotunda göçük meydana geldi. Göçük sırasında yerin eksi 360 kotu altında bulunan 2 işçi kurtarıldı. Hastaneye kaldırılan 2 işçiden Tevfik Soy hayatını kaybetti.

Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Gelik Müessesesi’ne ait maden ocağında meydana gelen göçükte mahsur kalan 1 işçi öldü.

Gelik beldesindeki maden ocağının eksi 360 kotunda göçük meydana geldi. İşçilerden Tevfik Soy ve Harun Kara göçük altında kaldı.

İhbar üzerine bölgeye sağlık, jandarma, itfaiye ve TTK tahlisiye ekipleri sevk edildi.

Ekipler, Acılık Ayağı’ndaki göçükte mahsur kalan maden işçileri Harun Kara ve Tevfik Soy’a ulaştı.

Hafif yaralı olan Harun Kara, ağır yaralı haldeki mesai arkadaşı Tevfik Soy’un kurtarma çalışmalarına yardım etti. 2 işçi daha sonra TTK Tahlisiye ekiplerinin çalışmasıyla yüzeye çıkarıldı.

İşçiler, sağlık ekibinin ilk müdahalesi sonrası ambulanslarla Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

Tevfik Soy, hastanedeki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hafif yaralı olan Harun Kara’nın ise tedbir amaçlı hastaneye götürüldüğü öğrenildi.